Perşembe, Eylül 11, 2025

Gör


Filmin ismini, de/da sancısı ve resimle ilişkisini... ortaya karışık bırakıyorum. 

Asistanken, henüz bilmiyordum, meğer böbrek taşım varmış, arada kum döküyormuşum da anlamıyormuşum. Üniversite hastanesinde doktora gittim; benim yaşlarda biri. Kontroller yapıldı, “Bir şeyin yok” dedi. “E niye oluyor peki bu ağrılar?” diye sordum. Artık niyeyse, espri yapmak istedi galiba; sırıtarak, “Evlenince geçer” demez mi!

O kadar ağrı çekmişim, derdime derman bulamamışım, beyfendi bana cıvık cıvık sözler ediyor. Hödük kere hödük. Zıvanadan çıktım aslında da kendimi tutarak, sakin sakin, tane tane… bu ağrının evlilikle, bekârlıkla ilgisi olmadığını, üstelik benim cinsel hayatımı bilmeden konuşmasının bilimsel ve tıbbi olamayacağını söyledim. Kızarıp bozardığına göre, espri yaptığına pişman oldu.

On yaşlarındayım. Maalleden bir çocuk “İnsan evlenince kulağı kalınlaşır” dedi. Sebep de belli: otuz bir yüzünden kulak zarı incelirmiş, düzenli seksle normale dönermiş.  Biz de ciddi ciddi dinliyoruz. . Aynanın karşısında kulağıma baktığımı hatırlıyorum. Babamın, dedemin, abimin ve Kürt bakkalın kulağına dikkat kesilmiştim, kaçınılmaz bir kulak inceleme seferberliği.

Sonradan işin aslını öğrendim diyelim. Kelli felli amcalar, güya şakasına, biçare ergenlerin kulağını iki parmaklarının arasına alıp ince ince ezerken bir yandan da “Ne o lan, kulaklar incelmiş” filan diyorlardı… Pes demiştim gördüğümde. Bilim milim hak getire Romalılar, o çocuğun kulağını çekmişler.

Evlenince geçer, evlenince şöyle olur, evlen de gör…” Ne ağrı geçiren evlilik efsanesi, ne saçma sapan kulak masalları. Sadece aklımızla dalga geçiliyordu. Ve bence Cesur Barut buna sinirlenmişti Mıstık abi.

2 yorum: