Çarşamba, Ağustos 27, 2014

İki İnönü...Üç İnönü


Yukarıdaki kapak 1965 yılından, Necmi Rıza çizmiş. Büyük ihtimal, Yusuf Ziya Ortaç vermiş espriyi. Masada oturan yaşlı ve siyasetçi İnönü, ayakta selam duran genç ve subay İnönü'ye meseleyi açıklıyor: "Biz, ortanın solundayız, bizden olmayan ayrılır". Genç olanın cevabı belli: "Allahaısmarladık Paşam". Ortaç, sol olan her şeyin karşısındaydı, şaşırtıcı değil tabii... Ortanın Solu fikrine karşı çıkan onlarca yazısı vardır.


Bu kapak ise 1962 yılından Turhan Selçuk çizmiş. Sanıyorum, Selçuk'un Akbaba'da çizdiği nadir kapaklardandır. Üç ayrı İnönü var bu kez, tarih önünde mahkemelik olmuşlar. Tarih, ayağa kalkan İnönü'ye dava gerekçesini anlatıp fikrini soruyor: "Sayın İnönü, Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ile Lozan Başmurahhası İsmet Paşa sizden davacı. Ne dersiniz?"

Popüler kişilikler, geniş kesimlerden farklı nedenlerle sempati topladıklarından güç kaybettikçe hayal kırıklığı yaratmaya başlarlar. Herkesi memnun etmeleri mümkün değildir artık. İnönü siyasetle hemhal oldukça yıpratılmış, itibarını borçlu olduğu geçmişiyle kıyaslanmış ve o yolla eleştirilmiştir. Hele, siyasetteki son on yılında, bu türden eleştirilerin çoğaldığını, bu iki kapaktaki esprinin gündelik hayatta yaşatıldığını söyleyelim.

Pazartesi, Ağustos 25, 2014

Cuma, Ağustos 22, 2014

Stephen Riley'in Edebiyatçıları-Portreleri

Woolf

Nietzsche

aldoushuxley

Beckett

Raymond Chandler

Dashiell Hammett

Lilian Hellman

Thomas Mann

Salı, Ağustos 19, 2014

Bir buçuk Lira


Türkiye'de her ay çıkan çizgi romanların çevirilerinin sayfa başına 1,5 Lira gibi bir paraya yapıldığını biliyor muydunuz? Eminim bilmiyordunuz, tahmin etmiyordunuz, şimdi oturup hesaplayacak ve yok canım, olamaz diyeceksiniz. Aynen böyle, 100 sayfa 150 lira, temiz para.

Bütün hayatımı diyemem ama önemli bir enerjimi çizgi romana itibar kazandırmak için geçirdim. Üzülüyorum, elimden de fazlası gelmiyor. Genel olarak genç çizerlere destek olmaya çalışıyorum, onlar da çok ucuza çalışıyorlar ama inanın bu kadar ucuza çalışmıyorlar.

Tamam arada ucuz roman-pulp fiction filan diyoruz ama bu kadar da ucuz olmasın...

Cumartesi, Ağustos 16, 2014

Cuma, Ağustos 15, 2014

Kapak


Radikal Kitap, bu yazarları bir yere not edin diyerek dört yol arkadaşımı kapağa taşımış... Mustafa (Çiftci), Alper (Atalan), Giray (Kemer) ve Melike (Uzun)...Editörlük işinin en güzel tarafı, yeni yazarın-ilk kitabın-yeni heyecanın yanında durmak... İyi bir yazarın fark edildiğini görmek insanı mutlu ediyor. Sevindim.

Çarşamba, Ağustos 13, 2014

İlk Sayfa


Ankara üçlemesinin son bölümü, yeni grafik romanımız bu sayfayla başlıyor. Ben yazıyorum, Berat Pekmezci çiziyor. Yol uzun, 2015'te karşınızdayız.

Pazar, Ağustos 10, 2014

Akbaba'nın Cumhurbaşkanları


Malum bugün seçim var, Akbaba, Cumhurbaşlığı Seçimlerini nasıl yorumlamış bir kaç not düşeyim istedim. Çok ayrıntısına girmeden, kapakları ucundan kıyısından açıklayarak anlatacağım. Üstteki kapak, Münif Fehim'e ait, güzel bir çalışma, sevdiğim kapaklardan. Derslerde kullanırdım. Atatürk öldükten sonra çizilmiş, cumhuriyeti temsil edem kadın, İnönü'ye sarılıyor: "İsmet'im..."


Tek parti ve savaş koşulları mı, yoksa geleneğimiz mi böyleydi diyelim, 1939, 1943 ve 1946 Seçimleri pek de öyle hararetli yaşanmaz. Rutin bir oylamadır. İstisna sayabiliriz, 1943'teki seçimde İnönü'nün yeniden seçilmesi Kemalist Ruh ile açıklanmış. Atatürk "Ben Ölmedim" diyor muhaliflere...Meclisteki o muhalifler kim belirsiz...


1954 Seçimlerinde CHP eleştirisi yapmış Akbaba. Bayar bir kez daha seçilmiş, tam bunun üzerine, İnönü tavuk olarak çizilmiş. Ne yumurtlasa cılk çıkıyormuş. Bu tavuk ve horoz ayrımı önemli. O günlerin mizahında bu kontrast geniş yer tutuyor. Bir insanı kadınsı göstermek hiciv sayılıyormuş işte.


1957 Seçimi sonrasında Menderes mutlu... Bayar bir kez daha seçilmiş, hemen ertesindeyiz Menderes korkulu bir rüyadan uyanmış, güneş doğuyor, mutlu-umutlu vs... Siyasi tansiyonun giderek artacağı yıllardayız.


1961, Cemal Gürsel seçilmiş. Yeni doğan gün esprisi yinelenmiş. Bir farkla elbette, Gürsel, horoz olarak çizilmiş..."Horoz öttü, dava bitti" denmiş...O yıllarda biz Fransa'dan öykünerek, 27 Mayıs ertesine "İkinci Cumhuriyet" diyoruz. Gürsel de Fransız lider De Gaulle'e benzetilmiş biraz. Horoz olmak kötü değil yani. Tavuk tercihi için az biraz yukarıya bkz.


1966'ta Sunay'ın seçilmiş olması çok da önemsenmemiş, asıl mesele Milli Bakiye adı verilen, seçimlerde kullanılan nispi seçim sistemiyle ilgiliymiş. Bir tek 65' Seçimlerinde kullanılır, sonra kaldırılır vs. Küçük partilerin ve atılan her oyun daha adaletli biçimde meclise yansımasına yönelik bir düzenlemedir. Kaldırılmak isteniyor o tarihlerde, Sunay seçilirken bile bu mesele konuşuluyor.Neyin daha önemli mesele olduğunu gösteriyor demek daha doğru.


Bana göre en ilginç seçimler 1973'te oldu, 12 Mart'ın ertesinde partiler, ilk kez askerlerin istediği adayı seçmek istemediler. Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'i seçmemek için işi uzattıkça uzattılar. 12 Eylül olduğunda Kenan Evren, 73'ü model alıp 1980'de bir türlü tamamlanamayan seçimlere lafı getirirdi. Nasıl olur da Cumhurbaşkanı bir türlü seçilemezdi vs. Altı ay boyunca meclis Korutürk'ün yerine birini seçememişti. "Demokrasi bize uygun değildi", "kötüye kullanılmıştı", "bizzz bu siyasetçiler yüzünden ihtilal yaptık" vs vs. Kapaktaki espri, o günlerin mizahından: bir milletvekili berbere gittiği için yeter sayı bulunamamış.


15.Turda sürpriz bir isim, başka bir asker Fahri Korutürk seçilince Cafer Zorlu koltuk bile sevindi esprisi yapmış.

Akbaba'nın ömrü sonraki seçimlere yetmiyor.

Sonrası kısaca şöyle: 12 Eylül'den sonra Kenan Evren, mecliste seçilmedi. Seçilmesi anayasa dayandırıldı, anayasa onaylanınca o da seçilmiş oldu. Özal'ın seçimi çok tartışmalı oldu, ANAP dışındaki partiler oylamaya girmediler vs. Özal'ın ani ölümüyle Demirel, daha sonra Ahmet Necdet Sezer ve daha sonra Abdullah Gül seçildiler.

Ben en iyisi gidip oyumu atayım.